bugün

entry'ler (115)

ilk buluşmaya bugatti veyron ile gelen erkek

ilk buluşmaya erkekle gelen bugattiveyrondur...burada özne bugattidir...neymiş, demek ki erkeğin ya da öznenin bir önemi yokmuş.. aslinda kadinin da bir onemi yok, önemli olan fenomenler ve idealar..bugatti idealar evrenine ait bir fenomen. doğa da bugatti diye bi şey yok aslında ama kim sikler doğayı...

hikaye

bir sigara yakıp, pencerenin önüne gittim..dışarıda insanlar, arabalar,
kediler ve bulutlar hareket ediyordu. adamın biri bunlar terörist,
bunlar hain diye bağırıyordu. kimse oralı olmadı. adam da fazla
uzatmadan yoluna gitti..ne acayip insanlar var dedim içimden..
biraz daha düşünürsem düşünce suçu işleyecektim az kalsın. o yüzden hemen
konuyu değiştirdim, zaten kakam gelmişti. sigarayı söndürüp 100numara dediğim
tuvalete gittim..artık alışkanlık haline gelmiş sıçma ayini ritüelime başlamak için
sihirli sözcükleri söyledim; ''yırtıll amınakoyduğumun götü yırtıl....''
açıl susam açıl gibi bir şeydi bu benim için...sıkma çükületa gibi sıçtım ve
oradan ayrıldım..aklıma bu sefer de imamın ordusu geldi.. hayır hayır bunu
düşünmek istemiyorum , daha güzel bi şeyler düşünmem lazım, mesela ziynet salinin
bir şarkısı vardı hani, onu söyleyeyim içimden dedim. ama aklıma yine o geldi..
artık bağımlılık yapmıştıbu konu..bu adam hava gibi sarmıştı sanki etrafımı..
bu adam gerçekten böyle, rol yapmıyor, bir siyaset dehası falan değil.
hakikaten böyle, yani hep böyleydi ve bu korkunç bir şey..
kafayı takmış, burayı bitirmeden bırakmayacak. ama tüm suç bu
adamda değil, toplum böyle, toplum cehaleti ve yobazlığı ve zorbalığı çok seviyor.
bu daha da korkunç bir şey..işte yine düşünce suçu işlemiştim. lanet olsun yine düşünce
suçu işledim...hemen kalkıp kendimi cezalandırmam gerek, mesela sağlam
bir şaplak atmak olabilir. ama düşünce suçunu kim işledi şimdi, ben mi,
ben neyim ben de düşünceyim hatta suçun işlendiği mekan da düşünce,
ne oluyor ya, kafam gidiyor görüntü kaymaları oluyor şu an tek ihtiyacım
biber dolması ve vaytraşın kokteyli...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

halit ziyanın kahramanları daima kendileriyle hesaplaşırlar. oğuz atayın kahramanları da öyle.
mantıklı davranmaya iten motivasyonu nereden alıyor peki bu insanlar? otomatik aslında, yani bir motivasyon kaynağı yok, her şey otomatik. insanı tiksindiren de bu otomatizm zaten.
bilim kurgu hikayelerinde geçen, robotların dünyayı işgali bu şekilde oldu işte..insanlar robot oldu.
robot gibi davranmayan insanlar da, ya intihar ediyor ya da delirip kendini dikiyor. çok basit, faydayı ve hazzı kovala, acıdan kaç..bu kadar basit aslında. ama olmuyor işte bazen...acı mı haz vermeye başlıyor, yoksa bu sürecin kendisi mi başlı başına bir acı kaynağı belli değil..kafalar karışık senin anlayacağın....bir de tutturmuşlar bir belediye seçimi , herkes hep bir ağızdan aynı türküyü söylüyor.
yemin ederim tiksindim...gönlüm yoruldu artık bu yerden. kendime yeni bir dil ve ona uygun bir alfabe yaratıp tüm hayatımı bu meşgaleye adamayı istiyorum...

kitap alıntıları

Garip, boğucu bir yazdı. Rosenberg’leri elektrikli sandalyede idam
ettikleri yaz. Ve ben New York’ta ne aradığımı bilmiyordum. idamlar beni
çileden çıkarır. Elektrikli sandalyede idam edilme düşüncesi midemi kaldırır
hep. Oysa o aralar gazetelerde okunacak başka bir şey yoktu - her
köşebaşında ve havası tozla yerfıstığı kokusundan ağırlaşmış her metro
çıkışında bana bakıp duran patlak gözlü manşetler dışında hiçbir şey.
Benimle bir ilgisi yoktu bunun, ama insanın tüm sinirleri boyunca diri diri
yanmasının ne gibi bir şey olduğunu merak etmekten kendimi alamıyordum.

kitap okumak

kendi hayatında asla yaşayamayacağın hatta aklına bile gelmeyecek
durumları, olayları ve kurguları düşünsel olarak deneyimleme imkanı veren faaliyet.
kendi başına, deneyim yoluyla asla ulaşamayacağın bilgilere ulaşma imkanı veren
ussal akış...
harf denen bir takım göstergelerin bir araya gelerek zihinde anlamlı bir bağlama ulaşması
olayı ise bambaşka bir acayiplik....çok acayip lan, burada bi takım şekiller var ve sen bundan bir anlam çıkarıp, kafanın içinde, aslında o an senle olamayan bir gerçeklik yaratıyorsun.
post yapısalcılara göre, senin çıkardığın anlam yazarın amaçladığı anlam olmak zorunda da değil ayrıca. neyse işte, yazı, dil anlam ve bağlam çok acayip möruk..

beyin

etten modem..

whatsapp face twitter instagram kullanmayan erkek

''bunları kullanmayan insan benden uzak dursun'' denmiş...senden ve senin gibilerden
uzak durmak için kullanmıyorlar zaten bu uygulamaları...çünkü her yer senin gibi robotlarla doldu.

instagram kullanan insanların asıl amacı

kendi ideal kişisini sanal ortamda yaşamak...

31 mart 2019 seçiminden sonra olacaklar

ekonomideki makyaj silinecek ve matematiğin acı gerçekleriyle yüzleşmek
zorunda kalan toplum her zamanki gibi duygulanacak....
imam hatip kafasıyla yaşamaya çalışan toplumlar ezilmeye ve sömürülmeye mahkumdur.

kızları çirkinleştiren şeyler

güzel olma çabası.

buket aydın

haha sosyal medya hesaplarının açıklama bölümüne ''quen of game'' yazan insan...
ne iş yaparsan yap, ne kadar kazanırsan kazan, seni havalı gösterecek kelimeleri ve ideal davranış kalıplarını istediğin kadar ezberle....kumaş asla değişmiyor...
tanım: acayip kasıntı sunucu kişi.

türkiye nin geri kalma nedenleri

Din odaklı yaşam...bir de beslenmeden kaynaklı bir zeka durumu var sanırım...sürekli hamur yemek ve yoğun din propagandası...

rte nin padişah gibi olduğu gerçeği

halkın talebi o yönde. Çok istiyorlar bir padişahlarının olmasını...seviyorlar böyle şeyleri.. bdsm falan.

kuran da bir tane bile mucize olmaması

yorumlara bakınca turkiyenin bir arab ülkesi olduğu anlaşılıyor...
Ne mucizesi oğlum lan, neyi arıyorsunuz hocam siz...madem kuran dediginiz kadar mucizevi bir kitab, neden bir hayrı dokunmamış bu güne kadar? yani siz bu kitabı okuyarak mi bu dine inandınız, yoksa zaten inanan olarak mi bu kitabı okudunuz...tabi ki inanan olarak okudunuz. ve inandığınız için de size super geliyor. Ben kurandan hiç bir şey anlamadım....islama inanmayan insan kurandan bir şey anlamaz...yok denizin suyuymus da yok göğün katıymış da, geç bunları hafız...nesnel gerçekliktir önemli olan, bu dine mensup ülkelerin, toplumların ve insanların hayatı ortada. millet marsa gitti, hem de senin kâfir dediğin adamlar. Çok ilginç değil mi, allahın lanetledigi insanlar yanı kafirlerin , bilimde ve medeniyette en ileri toplum olmaları karşısında müslümanlar en geri kalmış toplum oldu...yanı lafın kısası, elinde çekiç olan adam her yerde Çivi görür. bir şeye inanmış insan için artık her şey inandığı seyin kanıtı olur...

23 şubat 2019 devlet bahçeli nin tweet i

hayatınız bizim iktidarımızın devamına bağlı, açlık yoksulluk önemli değil, tek önemli bir şey var o da bizim koltuğumuz...sizler bunun için varsınız. yeri gelir aç kalırsınız, yeri gelir işssiz kalırsınız ama bunların hiç birinin bir önemi yok. tek önemli şey biziz. sizler bizim için varsınız...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

yüzeysellik ve sıradanlık çok ferah.
birkere, iddia yok. kendinle bir rekabet soz konusu değil. Amaç zaten yok. gayet basit; telgraf çeker gibi konuş, fayda ekseninde yasa, estetik kaygıları yok et ve bunlardan utanma...işte böyle. telgraf çeker gibi konuşmak çok önemli bu hususta. Çünkü, bu bir süre sonra telgraf çeker gibi düşünmeye evriliyor.her defasında tek bir isle ilgilenmek gibi. çok basit hatta avam ama rahat ...

sözlük yazarlarının ruh halleri

zamandayım, hep beraber buradayız işte.

ekşi sözlüğün sınıfının en iyisi olması

bir gün şöyle bir şey oldu ekşide...kırklı yaşlarında bir mühendis bey, istanbuldan ve iş hayatından bunalıp karadenizdeki köyüne dönme kararını ve nedenlerini yazmıştı bir başlığa..
köyünde toplumdan izole bir hayat sürme planını, çalışmak istemediğini falan...
abi, adamı resmen dövdüler ya...abartmıyorum, yirmi kusür sayfa adama hakaretler içeren
girdilerle doldu...yok korkakmış da, yok mağara adamıymış da, yok öyle hayat mı olurmuş da.
inan bir kişi de çıkıp, ya hu size ne , size ne adamın hayatından demedi..ben çok şaşırmıştım bu lince.
çünkü ortada insanların bu kadar tepkisini çekecek bir konu yoktu. sonra merak ettim, ya bu insanlar kim, neden bu kadar saldırganlar, ve nasıl hayatlar yaşıyorlar da köy hayatını tercih ettiğini söyleyen bir adamı bu kadar hakir görebiliyorlar..yani öyle bir şekle sokmuşlar ki kendilerini, sanki hepsi milyon dolarlık şirketlerin ceoları, yazılım uzmanları, ekonomistleri falan...
hepsi patron, hepsi her boku bilen saray asilzadeleri...
o gün tiksindim ben ekşi sözlük denen yerden..ve şunu gördüm orada, ilk bir kaç girdi hangi yöndeyse diğerleri de, adeta bir sürü gibi aynı yönde girdiler giriyor...kendilerini toplumdan daha aydın, okumuş beyaz yakalı olarak tanımlayan bu insanlar, aslında grup ve kitle kimliğine daha çok bağlılar...mesela adamlar dini ve inanan insanı aşağılıyor, ama kendisinin inandığı sikimsonik uzakdoğu bilmemne felsefesinin de , aşağıladığı arap mitten bir farkı olmadığını anlayamıyor...
ezbere yaşamak bu toplumun kanında var, en enteli en vizyon sahibi bile ezberlemiş olduğu ideal davranış kalıplarıyla yaşıyor ve o kaleyi fanatizm boyutunda koruyor...
ekşi de ,ezbere insanların tapındığı sanal bir tapınak gibi bi şey işte..

benzine zam

benzine zam, her şeye zam demektir...binmeyin siz de arabanıza demek saçmalık, zira; yediğin içtiğin her şey benzinle taşınıyor.

laiklik istismarından kurtulmanın vakti geldi

tamamen seçmenini konsolide etme amacı güden söylem. saflarını sıklaştırmak istiyor
çünkü kendi seçmeni de ekonomi temelli sorunlardan sıkılmış durumda.
o da en iyi silahını çıkardı tekrar, laik-dinci modu...
ayrıca; allasen türkiyede laiklik mi var da istismarı olsun...türkiyede tek bir şeyin istisamarı var o da din...ulan din eğitimi kurumlarında erkek çocuklarına bile tecavüz edildi, ne istisamarından bahsediyorsunuz.